Pazar, Aralık 29, 2013

Yeni yilimiz kutlu olsun










Akli erenin ermeyenin, iyi insan olma ozelliklerine sahip olanlarin, butun cocuklarin saglikli olmasi icin dua edenlerin, sokaklarda yasamaya calisan her turlu canli icin iyi biseyler yapmaya calisanlarin, bana ne ya demeyip cevresine daha duyarli olanlarin, sevdiklerinin onemli gunlerini hatirlayip onlari sevindirenlerin, mutlulugun sadece maddeye sahip olmakla elde edilemeyecegini bilenlerin, elinden geldigince iyilik edenlerin, ozgurce dusuncelerini soyleyenlerin ve soyletenlerin, gulmeyi sevenlerin, etrafindaki insanlari oldugu gibi kabul edip elestirmeyenlerin, vucudunun bir emanet oldugunu bilip ona iyi davrananlarin, iyi dusunup iyi sonuc alanlarin, evlerine yemek goturebilmek icin kar kis demeden calisanlarin, dunyaya yeni gelmis minicik bebeklerin, acil sifalar diledigim butun hastalarin, birbirinden uzak olanlarin, yakin kalmayi basaranlarin, durust kalmayi basaranlarin, sevgiyi bulupta degerini bilenlerin, sevgili annelerin ve babalarin, ailenin onemini bilenlerin, kardeslerin, ablalarin, abilerin, dostlugun guzelligini hala yasayanlarin, sukretmeyi bilenlerin 

YENI YILI KUTLU OLSUN.

Benim aklima gelenler bunlar, lutfen sizde akliniza gelenleri yazar misiniz?


Cumartesi, Kasım 23, 2013

Dönülmez akşamın ufkundayız Amerika'da

Size Amerika'ya ilk geldiğimiz yıllarla yaşadığımız çok komik bir olayı anlatmak istiyorum. İnanıyorum ki; yetkililere bildirilseydi "Guinness Rekorlar Kitabında" yerini alırdı bir şekilde. Trafikte uzun saatler kaybolma rekorumuz pek yüz güldürücü olmasa da, rekor rekordur diyerek avunurduk sanırım. Bu öyle kolay yenilir yutulur cinsten bir olay değil, okuduğunuzda sizde bana hak vereceksiniz.

İflah olmaz hayat yolcusu ben 9,5 yasindaki kız çocuğunu  alıp ülkeler yetmez bana ben kıta değistirmeliyim diyerek çıktığı yolda az gidip uz gidip okyanuslar gecip Amerika'ya geldikten sonra küçük bir ev kiralamıştı. Sonra bütün muhacirlerin yaptığı gibi akrabaları ve arkadaşları yanımızda görme isteğiyle yanıp tutuşup üstüne üstlük bu isteği gerçekleştirince, "nohut oda bakla sofa evimiz bize ufak gelmeye başladı ve daha büyük bir eve taşındık. "Fare kendi sığamadığı deliğe, kuyruğuna kabak bağlayıp girmeye çalısırmis." misali...



Ev büyüyünce ve insan sayısı çoğalınca otomatik olarak ihtiyaçlarlarda çoğaldı. Evde yatak yorgan gibi temel eşyaları almak için izinli olduğum bir gün ben, kızım ve arkadaşım arabaya atladığımız gibi 20 dakika uzaklıktaki bir mağazaya "çocuklar gibi şen" bir şekilde alısverişe gittik. 
İşte o an makus gecenin başlangıcıydı ve kimsenin başımıza geleceklerden haberi olmadığı için pek keyifle gittik, alışverişimizi yaptık ve dönüşe geçtik.

Çarşamba, Kasım 13, 2013

Olmasaydi sonumuz boyle

Birer yolcuyduk ayni ormanda kaybolmus
Ayni citirtiyla urperen bir serce
Birer tomurcuktuk hayatin kollarinda
Birer cig damlasiydik
Bahar sabahinda, gul yapraginda
Dedim ya hic yoktan susturuldu sarkimiz
Yuregim yaniyor, cigerim kaniyor
Olmasaydi sonumuz boyle
Gogsum daraliyor yuregim kaniyor
Olmasaydi sonumuz boyle

Yani o kadar denedim ama aradan gecen 25 sene bile bu sarkiyi duydugumda burnumun direginin sizlamasini engelleyemedi. Insanin hayatinda bazi acilarin yuregi kanatmalari hic bitmiyor ve bende de bu acilardan birkac tane oldugu icin bazen hangisine burnum sizlasa hangisine yuregim yansa sasiriyorum ama bu sarki var ya bu kesinlikle Oguz'uma.


Guzel Oguz'um benim gencecik fidanim, 11 aylik esim, ilk askim, 15 gun erken dogan kizimin babasi. 26 yasinda ve dunya yakisiklisi sevgilim guzel gozlu ceylanim benim.Iste benim durumum budur cancagizim, benden sana kisacik bir dertlenmedir; tutusamayan ellerimizin, dokunamayan gozlerimizin ozlemidir yazdiklarim.Ceylanin pinara inisi gibi narinim benim, saksimdaki cicegim, doymadigim doyamadigim, gencecigim guzelim, kizinin bir kerecik "agu"ladigi babasi, guzel gonullum, canim cananim ne olurdu OLMASAYDI SONUMUZ BOYLE...  

Not:Yukaridaki sarki sozleri Ahmet Kaya'ya aittir.

Cuma, Kasım 08, 2013

Amerika'daki en komik animiz

Komik bir hikaye: Ben ve kizim 15 sene once Amerika'ya geldigimizde ne kizimda ne de bende ingilizce yoktu. Tamam 2 kelime biliyorduk 'my name is' falan gibi ama gidip bir yerde yemek siparisi verecek ingilizce nerdeeeee. Burda yemek yiyecegin zaman bir kuru fasulye pilav deyip bitiremiyorsun isi, bir yigin soru geliyor yemeginle ilgili. Yaninda ne istersin, etin nasil pissin, hangi icecegi istersin gibi.

D
Daha geleli birkac hafta olmustu ve yemekler konusunda cok zorluk cekiyorduk, hicbir sey bizim yediklerimize benzemiyordu. Kadikoy Bahariye'de KFC vardi o zamanlar bilmiyorum hala duruyor mu? hafta sonlari giderdik kizimla birlikte. Duyduk ki bizim bulundugumuz yerlere yakin bir yerde varmis hemen adresi alip az giderek uz giderek, dere tepe duz giderek bulustuk eski dostumuz  KFC'nla. Uzun bir yolculuktan sonra geldik gelmesine de siparisi nasil verecegim telasi sardi beni.

Duvarda yemek listesi var seciyorsun ve hemen  karsinda calisanlar var onlara soyluyorsun istedigini ve onlarin uzmanlik sorularini anlamadan surekli kafa salliyorsun evet anlaminda cunku anlaman imkansiz. Kizima sordum ne yiyeceksin diye, kanat yiyecekmis bizim kucuk hanim. Hahhaaaa "simdi yedim naneyi" dedim kendi kendime. Nasil soylenir buralarda kanat. Ben listeye bakiyorum uzun uzun sanki ne yiyecegimi seciyor gibi ama aslinda kanat ne demek onu dusunuyorum. Ben bakiyorum duvardaki listeye, eleman bakiyor bana siparis verecegim diye  bir asir gibi gelen bir iki dakikadan sonra baktim yok nadide beynimde kanata ait bir ipucu ve finale yakisan hareketim geldi.
D
Cabbar bir sekilde elemana gidip "chicken" dedim ve kanat ne demek bilmedigim icin kollarimi iki yana acip aynen yukaridaki tavuk gibi cirpmaya basladim ki kizimda dahil olmak uzere oradaki herkes pek bir keyifle guldu. O kanattan ben yedimmi hatirlamiyorum ama bu animizi ne zaman hatirlasak ve birilerine  anlatsak guleriz kih kih nasil yaptim onu diye.

Pazartesi, Kasım 04, 2013

Arada bir yemelik


Cok severim orijinal tarifleri denemeyi. Blog yazmaya basladigim gunden beri hep enteresan bir tarifi yayinlamak istedim kismet buguneymis. Fistikli toplar cok ilgimi cekti denedim ve herkese tattirdim cok begeni aldim. Karbonhidratsiz ve sekersiz oldugu icin saglikli diye dusunup, muthis bir enerji kaynagi olabileceginden sizlerlede paylasayim istedim.
Cok kolay bir tarif.

Malzemeler:
200 gr kavrulmamis ve tuzlanmamis cam fistigi,
6 tane cekirdekleri cikarilmis hurma,
1 cay bardagi rendelenmis hindistan cevizi,
2-3 yemek kasigi su.

Yapilisi:
Butun malzemeyi blenderdan gecirip yumusak ve yapiskan bir hale gelene kadar karistiralim. Elimizle top sekli verip buzdolabinda saklayalim ne zaman enerjisiz hissedersek kendimizi bir top atistiralim.
Umarim begenirsiniz, afiyetle...

Perşembe, Ekim 31, 2013

"Let it go" "Birak gitsin"

"LET IT GO" vardir ingilizcede, "BIRAK GITSIN" anlamina gelen.

Insan kendisini uzen  olaylardan  kurtulmak icin bazen epeyce ugrasir, cozum arayislari cogu kez istemeden baska  uzucu olaylara bile sebep olabilir. Hele  hayir demeyi beceremiyorsa bir insan Allah acisin o insanin haline. "Uzulecek" hic caresi yok "uzecekler" onu uzun bir sure.

Ugrastirir seni uzen olaylar ve kisiler cozum konusunda cunku uzulenlerin uzenlerle bir sekilde gonul baglari vardir. Sevgilisi uzer insani, kocasi, cocugu, kardesi, komsusu ve daha bircok sey.  "Gonul dagi yagmur yagmur boran olunca" zordur bir cirpida kesip atmak buyuk cesaret gerektirir.

Omrumun uzun bir suresi  bu uzuntu hallerinden nasil koruyabilirim kendimi diye cabalamakla gecti.. Cocuklugum kavruk, gencligim savruk gectiginden midir nedir  insanlara hayir diyemedim, demedim ve kendimi fiziksel ve ruhsal olarak cok yordum. Cok fazla  affedip hayatima alip tekrar ayni uzuntulerin icine soktum kendimi.

Artik yetti deme vakti geldi, kimsenin ve hicbir seyin beni uzemiyecegine dair kararlarimi alip uygulamaya koyduktan ve bana olan faydalarini gordukten sonra uzun zamandir dusunup cesaret edemedigim dovmeyi yaptirmaya karar verdim  koluma. "LET IT GO"  Arada salaklasip yine uzulmeye baslarsam cevirip kolumu gozume gozume "BIRAK GITSIN"i kendime hatirlatmak icin.

Varsa sizinde icinizde birikenler, ne yapilacak bundan sonra "BIRAK GITSIN."

Cuma, Ekim 18, 2013

Insan biraz rahat olmali

Cok detayci  insan olma halinden cikip bazen rahat ve hicbir seyi umursamaz biri olup o beyinle yasamak ve onun gozuyle bakmak istiyorum olaylara. Cok degil bu istegim  biliyorum ama bir turlu gecemiyorum bu rahat insan haline. Cok zorluyor  benim ince eleyen sik dokuyan beynim beni. Onu dusun bunu dusun, dusun dusun b.....  isin olayina variyor ama yine de dusunmekten vazgecemiyorum.

Halbuki diyorum ki fazla dusunmeyen, arastirmayan, gozlemlemekten coktan vazgecmis bir hale donussem bos bos  etrafa baksam ama ne oldugunu anlamaya calismasam kimin ne dedigi umurumda olmasa bir sureligine bu halde yasasam cok mutlu olacagim.

"Insan insanin hem kurdu, hem de yurdudur." diye bir deyim vardir ya o bende "ben kendimin hem yurdu, hem de kurduyum" diye isliyor. Kurt gibi kemiriyorum beynimi, yoruyorum sora sora. Halbuki birak her sey yoluna gitsin sana ne. Olumsuzsa bazi seyler ben degistirmeye yirtinmadan, kendimi paralamadan olur mu efendim? olmaz..


Neler vermezdim su yukardaki sapsal gibi uyuyabilmek icin.

Iste bugun karar verdim en azindan sirf bu gunluk dusunmemeye calisacagim, sadece kabul edecegim. Gozlem yok, degistirmeye calismak yok, yamukmus deyip duzeltmeye calismak yok, yok vallahi bugun kapaliyiz hic bir sey yok...

O LA LA! 

Salı, Ekim 15, 2013

Her gunumuz bayram sekeri tadinda gecsin

Omrumuz uzun olursa eger nice nice bayramlar gorecegiz insallah. Kimimizin elleri opulecek, kimimiz opecek, sekerler yenip harcliklar verilecek, guzel ve temiz giysiler giyilecek ve daha bircok guzel duyguyu birarada yasayacagiz. Ben bayram cocuguyum her zaman severim bayramlari. Heyecanlanirim her bayram arefesinde pitir pitir atar yuregim.

Bir tarafim hep boynu bukuktur bayramlarda erken kaybettiklerimin huznudur bu, opemedigim ellerinin, koklayamadigim yanaklarinin ozlemindendir ama ne yapacaksin hayat boyle bisey iste.

Gurbet yasamaya basladigimdan bu yana daha da onemlidir bayramlar benim icin. Uzakta tum sevdiklerinden kutlamak istedigin gibi kutlayamazsin  bayramlarini icin burulur ama pollyanna olmak gerekir bazen.

Bir sorunum var benim bu onemli gunlerde, senlikle kutlanmasi gereken bayramlarda "hayvanlari katletmek". Cocuklugumdan beri gozumun onunden gitmez zavalli hayvanlarin aci cekerek katledilmeleri, beni cok uzer. Bu bayram illaki hayvan mi kurban etmeliyiz? paylasmak ve fakirlere dagitmaksa amac, sadece et dagitilinca ve senede bir kac gunle halloluyormu butun bu isler?. Dinimiz geregi oldugu icin boyle bir kurban olayi varsa niye bu kadar aleni yapiliyor bu kesimler, daha gizli ve daha ozenerek yapilamazmi acaba?. Cok uzuluyorum insanlarin yemesi icin ozellikle kesilen bu hayvanlara.Dilerim ki bundan sonraki bayramlarda hic gormeyiz hicbir hayvanin eziyet cekmesini.

Yine bir bayram gununde, her gunumuzun bayram sekeri tadinda gecmesi dilegimdir.
Sevgiyle sarilmalarin oldugu, mis gibi masalarin muhabbetlendigi, el openlerin cok oldugu bayramlar yasayalim insallah.


Pazartesi, Eylül 16, 2013

Tecavuze hayir!

"Dunyanin civisi cikmis" diye bir deyim var bugunlerimize cok uyan. Hakikaten cikti bu dunyanin civisi insanlar sayesinde.


Memleketimizin son zamanlarda sapiklari ne kadar cogaldi. Eskiden ulkemize gelen turistlere evimizi, soframizi acan bizler simdi ilk firsatta bu insanlara tecavuz eder hale geldik.  Avrupali kadinlar gezmeye ya da bir baska amacla ulkemize geliyor, kadin yalan bilmiyor ki! kendisine soylenen her seyi dogru saniyor inaniyor ve acimasizca tecavuze ugruyor. Kadin tecavuz edildi diyor  eger oldurulmemisse, olduruluyor birde tabi. Tecavuzcu de kendi rizasiyla oldu diye kendini savunma hakkini buluyor bizim adalet sistemimizde.


Uzun yillardir bu boyle devam ediyor ve  bu konuda degil bir adim atmak aksine olaylarin boyutlari gittikce daha da igrenc bir hale geliyor. Oyle bir igrenclik ki insani insanligindan utandiriyor. "Cocuklara tecavuz."


Gazetelerde son zamanlarda sik sik gorur olduk bu kan dondurucu haberleri,  kucuk kiz cocuguna tecavuz edenler, akli dengesi yerinde olmayan bir cocuga tecavuz etmeye yeltenenler, akraba ici tecavuz olaylari  ve bizim haberimizin olmadigi daha niceleri. Ne korkunc olaylar yasaniyor ve ne yazikki bir sekilde suc hep tecavuz edilen zavalli kucuk kiz cocuklarinin oluyor. Essek kadar sapik adamlar kucucuk kiza tecavuz ediyorlar ve rizasi vardi diyorlar yillardir dedikleri gibi. Cocugun giysisinden tutunda, davranislari ve aksesuarlari bile tecavuzu hakli cikaran sebepler olarak gosterilip  sapiklar aklaniyor.


Biz nasil rezil, nasil ahlaksiz, nasil edepsiz bir toplum olduk yahu, insanin kani donuyor o adamlarin serbest dolastigini ve ilerleyen zamanlarda bircok cocuga daha zarar vereceklerini dusundukce. Ne aci...
 
Bir cocugun tecavuze ugradiktan sonra gelecegini nasil yasayacagini hic dusunmek bile istemiyorum cunku icimi cok acitiyor. Sevgilisiyle elele gezenlere yada sevdigine bir opucuk kondurana tepki gosteren  namuslu toplumumuz ve politikacilarimiz acaba neden bu konuda bu kadar vurdumduymazlar? kendi cocuklarinin basina gelmedigi icin mi?
Bence artik cocuk yetistirirken eski saygi yada sevgi gosterme sekillerinden vazgecip cocuklarimizla daha yakin ve acik olmaliyiz. Her seyi bizlerle paylasmalari icin onlara guven vermeliyiz. Saygili olsun  diye cocugu kimseyi opmesi icin zorlamamaliyiz.


Cocuklarin daha cok guldugu ve mutlu oldugu bir dunya diliyorum. 



Cumartesi, Eylül 07, 2013

Mevlana'dan ogrenilecekler bitmez





Yaşamayı öğrendim,
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün
ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.
Zamanı öğrendim. Yarıştım onunla…
Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını zamanla öğrendim.
İnsanı öğrendim. Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu…
Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
İnsanın tenini öğrendim. Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu…
Sonrada ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazmayı öğrettim sonra…
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana…
Gerçeği öğrendim bir gün…
ve gerçeğin acı olduğunu…
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da “lezzet” kattığını öğrendim…
Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının
hayatı tadacağını öğrendim…
Hz.Mevlana

Cuma, Eylül 06, 2013

Sonbaharda sevmistim




Gunaydin sonbahar denecek bir gune uyandim bugun. Oyle guzel ki disarisi gunes piril piril,  ruzgar esiyor, agaclarin yapraklari yer yer kizarmaya baslamis ve dokuluyor iste sonbahar!

Eskiden uzerdi beni sonbaharlar, hep zannederdim ki yapraklar dustukce bir yerlerde birileri oluyor. Benim agactan duserken gordugum yaprak olen biri demekti benim icin ve cok uzucuydu. Bu hain duygu bana izledigim bir filmden kalmisti ve yillardir uzulmeme sebep olmustu. Ne arabesk bir toplumuz biz yahu...

Neyse efendim lafi uzatmadan simdiki halime gelelim: Sonbahari cok seviyorum, cunku 15 senedir yasadigim yerde agaclar o kadar cok ve o kadar cesitli ki sonbaharda birakin huzunlenmeyi insanin icine apayri bir keyif dolduruyor.

Sararmalar basliyor eylul ayinda bazilarinda, sonra obur cinsler kipkirmizi oluyor ve bu kirmizilarin arasina kisin yesil kalanlari eklersek insanin bakmaya doyamadigi bir manzara ortaya cikiyor. Kilometrelerce gitsen bakmaktan usanmadigin bir muhtesem manzara.

Simdi sonbahar beni uzmuyor senlendiriyor ve dusen yapraklarin herbirinin gubre olup topragi beslemesi ve baharda agaclarin yenilenerek yaprak acacaklarini bilmek bana umut veriyor, sevgi hissettiriyor, cosuyorum ve baharda olmak istedigim gibi sonbaharda da asik olmak istiyorum. Romantik yuruyus yapmak, bir yerde oturup guzel birkac kadeh sarap icmek, muhtesem agaclarin altinda oturmak ve daha bircok seyi yapmak istiyorum.

INSALLAH...

Salı, Ağustos 27, 2013

Savastan nefret ediyorum!

Hicbir aciklama yapmadan kut diye soyleyecegim ve hatta haykiracagim: Savastan nefret ediyorum!


Nefret ediyorum savastan, savasta sucsuz gunahsiz insanlarin, cocuklarin olmesinden. Bizi yonetenlerin hirslari yuzunden cikan savaslardan ve olen her canli icin cok uzuluyorum ve tekrar haykiriyorum savastan nefret ediyorum!.


Bu dunyada herkese yetecek kadar yasama alani var ama gozu doymayan insanlar biraz daha biraz daha dedikce, silah satislarindan elde edilen gelir ulkelerin gelirlerine cok etki edince kim takar olen masum insanlari. Savasin hadi diyor birileri, cocuk colugu dusunmeden, yasli genc demeden masummus degilmis dusunmeden olum emrini veriyor. Hakki yok kimsenin kimseyi oldurmeye...


Nasil vahsilesebiliyoruz cikarlarimiza dokunuldugunda ve o cikarlar ugruna  nasil tehlikeli olabiliyoruz butun insanliga karsi. Kahrolsun boyle insanlik, insanin insana ettigi zulum.

Insan olmaktan utaniyorum savasta olen  insanlari gazetelerde gordugum zaman, gercekten utaniyorum ve nefret ediyorum boyle insanlardan ve savastan.

Pazartesi, Ağustos 26, 2013

SEMS demis ki...



Sems demis ki; 

Eğer hala kızıyorsan, kendin ile olan kavgan bitmemiş demektir. 

Eğer hala kırılıyorsan, gönül evinin tuğlaları pekişmemiş demektir. 

Eğer hala kınıyorsan, düşüncelerin yeterince berraklaşmamış demektir. 

Eğer hala karşılıksız sevmiyor ve sevginde ayrım yapıyorsan, hala akıl ve mantığını kullanıyor, içindeki sevginin boyutlanmasına engel oluyorsun demektir.

Eğer hala " ben " demekten vazgeçmiyorsan, dizginlerin hala nefsinin elinde ve sen bu esarete boyun eğiyorsun demektir. Ve eğer hala " şikayet " ediyorsan,  hakikati göremiyorsun demektir...


Cumartesi, Ağustos 10, 2013

Kirpilerin verdigi ders



 

Eski zamanlarda bir kis, ormanda muthis bir soguk varmis, bu soguktan butun hayvanlar etkilenmis ve buyuk kayiplar vermisler. Ama en cok kayip verenler kirpiler olmus.

 

Kirpilerin pek cok hayvan gibi korunacak kurkleri yokmus, bunlarin yerine kendilerini sicak tutmasi zor olan dikenleri varmis. Dusunmusler tasinmislar bu soguga karsi nasil bir cozum bulabiliriz diye.

 

Daha sonra hep birlikte soyle bir karar almislar: Geceleri tum kirpiler bir araya toplanip birbirimize yakin duralim ki geceyi  donmadan gecirebilelim demisler. Ilk birkac gece bu deneyim ise yaramis ama baska bir sorun ortaya cikmis.

 

Usuyen kirpiler birbirlerine sokulduklarinda yaralanmalar olmus, daha sonraki geceler yaralanmalardan oturu uzakligi fazla tutmuslar ama bu seferde donma olaylarini durduramamislar. Ancak yilmamislar ve her gece bu deneyime devam etmisler.

 

Birkac deneme-yanilma sonrasinda birbirlerinin vucut sicakligindan  yararlanacak kadar yakin, ancak birbirlerini incitmeyecek kadar uzak durmayi ogrenmisler.

 

Kissadan hisse, bizlerde becerebilirmiyiz acaba?

 

A.Schopenhauer

Hazirlayan:Zeyneb Otuken

 

Pazartesi, Temmuz 29, 2013

Ben bir Don Kisot'tum

Insan hayatinin bir doneminde muhakkak birilerine hayranlik duyup onun gibi olmak ister. Bu bazen bir sarkici, bazen bir sinemaci, bazen bir romanin bas karakteri olabilir. Ben hicbir zaman bir kahramanla yetinmedim ama sanirim bunlarin icinde en fazla benimsedigim Don Kisot'tu.

don+kisot

Yeldegirmenlerine savas


Don Kisot ahh benim sapsal ve kendini sovalye sanip yel degirmenlerini dusman devler yapip onlara saldiracak kadar safim, bu kadar etkileyecek ne vardi beni, haksizliga karsi duracagim diye bula bula seni mi buldum? seni kendime neden yakin buldum acaba?


En pis huylarimdan biriydi olumsuz gordugum ve etrafimdaki insanlari mutsuz eden olaylari degistirmeye calismak. Bir tarafim haddini bil zavalli insan sen kimsin dese de, diger tarafim hadi canim Sancho duselim yollara acalim buyuk devlere savasimizi ne duruyoruz? butun mutsuzluklar duzelmek icin bizi bekliyo der! 


Mesela:

1- Benim kahramanliklarimdan bir tanesi; aile fertlerimdeki genclerin geleceklerine ait bazi kararlarda  etkili rol oynamam oldu. Cocuklar normal hayatlarina devam ederken Amerika'da okusunlar diye ruyalarina girdim ve etkiledim onlari. Simdi soruyorum acaba onlara kaldiramayacaklari agirlikta gelecek plani ve kendi hayallerimi de mi yukledim? zorlandi cocuklar cunku.



2- Aile fertlerimden birisi aman mutsuz gorunmesin gozume ya da arkadaslarimdan...Nedir bu gordugum Tanrim ruya olsa diyerek isbasi yapar Don Kisot, bir cozum aranir taranir ve bulunup o kisi mutlu edilirdi. Yoksa bu hayat kendine nasil zindan edilir uzmani gelse cozemezdi. Bazen kisik bir sekilde de olsa ic sesim "Sapsal sanki sen dort dortluk bir hayata mi sahipsin?" der ama hemen susturulurdu zavalli sesim. 


3-Icim cok buyuk yanginlari sondurmeye calisirken 30'lu yaslarimda kizimla sokaklarda el ele kolkola ziplayarak cilginlar gibi dans ettigimi bilirim, hic kimseyi dinlemez kendi bildigimi okurdum. Nedeni neydi biliyor musunuz? akilli davransaydim yapamazdim, o andaki savastigim dev onumdeki koskocaman hayatti ve ben yalnizdim, o yuzden Don Kisot gibi deli rolune burunup yine savastim.


4- Ben bir cocuklu Turkce karsiligini yazmiycam Ingilizce karsiligi "single mom" hatundum, her sey maddi manevi  benim sorumlulugumdu ve zaman zaman zorlandigimi hatirlarim. Oyle donemlerimizde her sey cok ustume ustume geldiginde bazen bir muz alip kizima yedirip benim yemedigim donemlerde anasini satayim "ekmek yoksa pasta yeriz" deyip bulundugum yerin en guzel pastanesinden cok guzel bir pasta girerdi o gun eve. Hahhahhaa Don Kisot halt etmis benim yanimda.


Bu liste uzar gider son olarak


5- Etrafimdaki insanlar mutsuzluk sinyalleri verirse, yuzu gulmezse, cocuklar bir sey isteyip alinamazsa, yardima ihtiyaci olan birine yardim edilmezse, cocuklugumdan beri sokakta gorulen hayvan doyurulmazsa, yasim 20'lerde her izin gunumde Darulaceze'ye gidip, edim ne budum ne hatirlamiyorum ama ordakilere yardim edilmezse! ben ne ise yararim ki diye sorguluyordum kendimi.



51 yasindayim ve degistim

Belki biraz deliydim belki de Allah'in ozel bir gorevle gonderdigi kullarindan biriydim her neysem neyim ben bu beni hep sevdim, hem de cok sevdim. Insanlarin iyice  kullandigini anlamaya basladiktan sonra degistim, istemedikleri surece kimsenin hayatina guzellik goturmeye gitmedim.


Cunku...

Bir kimse ne kadar iyi niyetli, ne kadar idealist, ne kadar kahraman yurekli olursa olsun baskalarinin yasamini degistirmeye kalkmamali bunu ogrendim. Kendim hayati nasil ilmek ilmek yasayarak ogrendiysem insanlarin da kendi hayatlarindan alacagi dersler oldugunu ve onlarla pisecegini, tercihleriyle yonlerini belirleyecegini gordum. Don Kisot'un hayali devlerinin gercek hayattaki devlerin yaninda cuce gibi kaldigini gordum ve geleniyle gideniyle oldugu gibi kabul ettigim zaman hayati, ruhumun ve bedenimin daha ozgur oldugunu gordum ki "Ozgurluk ve bagimsizlik benim karakterimdir." 




Pazar, Temmuz 28, 2013

Yalnizlik paylasilmaz

Rahmetli babacigim demisti ki bir gun, yalnizlik Allah'a mahsustur.  Annemin vefatindan sonra evlenmek istediginde kendini boyle aciklamisti bizlere ama ben  kucuktum ne demek istedigini anlamadigim icin aptal aptal bakmistim yuzune.

Simdi anliyorum babamin ne demek istedigini buyudukten ve bir yigin kayip verdikten  sonra.  Bilmiyorum rahmetli yalnizligini giderip gonlu hos yasadi mi?  ama ben su anda maalesef  ayni duygulari hissediyorum  ve bu halimden de hic hoslanmadim acik soylemek gerekirse.

Çarşamba, Temmuz 24, 2013

Orta yas halleri

Son demleri gencligimin,

Artik kiloyu dert etmem diye dusunup, istedigim kadar dondurma yerim ohh derken,

Hafif cikmis saclarimin beyazi hemen boyanmasa da olur diye kendimi avutup,

Ne cikar ki pantolonumun uzerine giydigim buluz hic uymamissa kime ne?

Uzun zaman oldu manikur yaptirmayali off simdi kim gidecek kuafore,

Hay Allah! kis geliyor biraz daha sarilmaliyim gunese yoksa yalnizlik cekerim soguk kis gunlerinde diye dusunup,

kendimi kizil gun batiminda oten kusun melodisiyle ciplak ayak tek basima dans etmeye hazirlarken,

Hey gidi gunler hey gonlumun cicek bahcesi ne zamandir bir buketle senlendirilmedi,

DERKEN....ki

Allah hicbir kadini bunlari soyletecek kadar sevgisiz birakmasin.

Ne guzel cat kapi cikageldin, aman da aman

hosgeldin,

sefalar getirdin,

ne iyi ettin de geldin,

gonlume pek hos geldi gelisin, gozumun nuru

iyiki geldin demek istiyorum....

 

IYIKI GELDIN

 



Çarşamba, Nisan 17, 2013

Benim guzel yurekli abim

Benim guzel abim aslan yurekliydi, garibin yanindaydi her zaman. Hicbir zaman menfaatini dusunerek hareket etmedi hep duygulari vardi onu aslanlar gibi aglatan.

10 kisinin arasina gozunu kirpmadan dalardi eger ortada haksizlik varsa, sevmekten hic geri birakmadi kendini, kadinlari oldu hep hayatinda. Basaramadi sanirim iyi bir es olmayi ama cok cabaladi iyi bir baba olmak icin. 

Minik bir adamdi benim abim ayagi bile benimle ayni numara, boyu benim kadar,omuzlari benden dar ama yuregi cok buyuktu benim canim agabeyimin.

On sene once pis bir kaza sonucu cok degisti canim agabeyim. Sol tarafi felc oldu, hafiza yeni seyleri kaydedemez oldu ve daha bir yigin keyifsizlik.

Bizimle beraber yasiyor simdi ve su anda balkonda sigara icmeye cikti.  Hava son gunlerde bayagi soguk kis gibi ve bizimki ceketini almadan ciktigi icin hemen usudu ve bir baktimki felcli olan sol kolu sakir sakir titriyor ve benim guclu agabeyim engel olamiyor bu titremeye. Icim burkuldu cok. Insan ne hallere geliyor.

Bu hayati cok fazla ciddiye almamak gerekiyor sanirim cunku hicbirimiz bilmiyoruz gelecek olan dakikada  neler degisecek hayatimizda. Sagligimiz icin, aldigimiz her nefes icin sukretmemiz gerekli sikca. Ne kadar cok gulebiliyorsak gulelim, seviyorsak birilerini soyleyelim hic beklemeden cunku yarinimiz garanti degil.

Guzel Allah'im hepimizi kazalardan belalardan, dermansiz hastaliklardan korusun insallah.

Hepimize saglikli yasamlar diliyorum.

Pazartesi, Nisan 08, 2013

Yasadiklarimdan cikardigim dersler

Egrile bukule, kirila kira, goze goz dise dis yasayarak ogrendiklerim. Birkac puf noktasi hayata dair.

1. Bence gecmisini  ozgur birakmali insan, gelecegine  huzurla sahip cikabilmek icin. Cunku sarip sarmaladigimiz anilar bizi cogu zaman bugunumuzden ve gelecegimizden mahrum ediyor.

2.istedigimiz birsey icin elimizden geleni yapip sonrasini zamana birakmak. Zaman herseye bir cozum getiriyor.

3.Kimsenin hayatina ozenmemek gerekiyor diye dusunuyorum, ozendigimiz hayatlarin icinde neler yasaniyor gercekten bilemeyiz.

4. Hep gulumsemeliyiz bence kasmadan kendimizi cunku gulmek insana cok yarasiyor.

5. Yasadigimiz seyleri tamamen kendi irademizle ve tercihlerimizle yasamaliyiz. O ne der, bu ne der diye korkarak yasanan seyler cok keyfini kaciriyor insanin. Ozgurce yasamali hayatini insan.

6.Cok dusunerek yasadim ben cok uzun yillardir ama "az dusundum, oz dusundum, dogru dusundum, yanlis dusundum" gordumki hic faydasi yok cok dusunmenin.

Valla ben yasadiklarimdan vardigim bazi sonuclari paylastim nacizhane, zaman aldi bunlari ogrenmem cok yara aldim ve cok yaraladim, oldukca siddetli firtinalara maruz kaldim  ve zorda olsa buyudum.Ogrendiklerimi uygulamaya baslayinca biraz da olsa rahat etti yurecigim. Dilerim birgun cok ihtiyaci olan birisinin karsisina cikar bu yazim ve isine yarar.
Bahar gibi olsun her gunumuz...

Cuma, Şubat 15, 2013

Allah her zaman mucizeleriyle yanimizdadir


Bazen hic beklemedigin bir anda muthis bir firtinanin ortasinda bulursun kendini neye ugradigini bilmeden. Cok sert eser ruzgarlar savrulursun ordan oraya. "Acidir" bu firtinanin adi. Bazen onunla en sevdiginin olumu sebep olur tanismana, bazen agir bir hastalik, bazen de bir is yada ticari buyuk bir kayip. Yani oyle yada boyle hepimiz ucundan bucagindan bir sekilde taniriz kendisini.

50 senesi dolmak uzere olan hayatimda ben en sevdiklerimi cok erken kaybetmenin acisiyla basladim hayata ve o  kadar cok  zorluklar yasadimki  ne zaman anlatmaya kalksam acitiyor hala cok derinden.   Bendeniz cennet kusu her firtinadan sonra selvi gibi direncle ayaga kalktikca  hadi birtane daha firtina oda yetmedi bir tane daha diyerek yasadim. Bir iki tanesinden sonra  bu iste  bir yanlislik var Allah'im diye sorgulamalarim ve kavgalarim baslamisti ki.

 

10 sene once yine korkunc bir kaza sonrasi agabeyim komada 2 ay %1  sansla makinelere bagli olarak yasayip o zor surecin sonunda bize geri gelene kadar. O kadar agir bir donemdiki tek yapabilecegimiz sey dua etmekti. Onu ancak guzel Allah'im yasatabilirdi cunku o noktada tibbin yapacagi hicbir sey yoktu. Ikinci ayin sonunda makinelerden cikartildi ve kendi kendine nefes almasi icin denemeler baslatildi ve daha neler neler. Komadan ciktiginda bedeni buyuktu ama yeni dogmus bir bebek gibiydi. Konusamiyor, yuruyemiyor, ellerini oynatamiyor, yemek yiyemiyor her ihtiyaci  icin birine ihtiyac duyan bir bebek.  

Dua ederken birgun "Allah'im varsa mucizeni goster,  agabeyimi yasat. O daha  cok genc,  bundan oncekiler gibi erken alma yanina." diye yalvardim sifir umutla ama sukurler olsun ki kabul gordu duam. Cok buyuk bir mucize gerceklesti hayatimizda ve biz o mucizeye can simidi gibi sarildik ne varsa elimizde, yuregimizde hepsini sonsuz bir sevgiyle verdik canimiza, gelebilecek en iyi duruma getirdik onu guzel Allah'imin izniyle. Su anda sol tarafi felcli, beyni yeni kayit yapamiyor ama diger onemli ihtiyaclarini kendisi karsiliyor, yuruyebiliyor hatta 10 sene sonra bastonsuz yurumeyi bile basardi. 


Allah'in mucizelerinin daima bizimle olduguna inanip kendim ve ailemin her bir ferdinin  gozunu acabildigi her gun icin tesekkur edip, aldigimiz her nefes icin sukrediyorum ve hastanelerdeki butun hastalar icin acil sifalar dileyip bir an once sevdiklerine saglikla kavusmalari icin dua ediyorum.  En zor animizda bile mucizelerin bizimle olduguna inanmaniz dilegimle...

  

Perşembe, Şubat 14, 2013

Fikret Kızılok - Bir Harmanım Bu Akşam

Ben harman oldugum zamanlarda birkac kez bu sarkiyi dinledikten sonra kendime gelir ve anlarim yalniz olmadigimi, bir zamanlar birileride harman olmus bunu dile getirmis, harika bir muzik ve sesle bizlere sunmus. Ne mutlu boyle kalici eserleri bizlere birakanlara ve gonul bahcemizi renklendirip mutlu kilanlara. Mekanlari cennet olsun vefat edenlerin.

Beni birkac kez dinlemek paklar bu sarkiyi yine yeniden. Simdi yazarken neden harman oldugumu buldum, yarin uydurulmus sevgililer gunu benim boynum bukuk ondanmis. Seneye Allah kerim. 


Çarşamba, Şubat 06, 2013

Orkidelerim ve ben

Ask, ahh ask ne dolu dolu yasanmasi   gereken bir  duygusun,  ne pervasiz seyler yaptirirsin insana. Genclik yillarinda sadece erkek ve kadin arasinda yasanir diye dusundugum aski anladimki hayatimdaki her varlikla yasiyorum dokunabildigim, gorebildigim ve sadece hissettigim seyler bile olsa. Ciceklerimle aramda ask vardir benim  ama bir tanesiyle olan beni hep uzer.   

Orkidedir o askin kahramani, sonu hep hayal kirikligiyla biten asklarin. Cok severim onu, hep nadidedir benim icin yeri hep ayridir. Her firsatta kendim almasam bile etrafimdakilere duyurup bir sekilde eve bir  orkide girmesini saglarim.  Genelde ilk geldiginde bana cok guzel ciceklerle bezenmis suslu puslu gelir  gozumu kandirmak icin. Sonra baslariz askimizi yasamaya.  Sabahlari gunaydinla baslayan muhabbetimiz gun icinde gozgoze geldigimiz anlarda devam eder ta ki ben askimiz yeni cicekler versin diye ona baski yapmaya baslayana kadar. Saksisinin  kucuklugune uzulur, vitaminlerini verir, cicekleri bittiginde 2. bogumdan keserim (nasil bilgiliyim bakarmisiniz),  suyunu bile kaynatip dinlendiririm yada icme suyu veririm ama nafile ne yaparsam yapayim acmaz bana tekrar cicek.   Evet her yeni orkidelemle aramda guzel baslayan askimin sonu hep boyle hayal kirikligiyla biter. 

Gecenlerde ablama bir orkide hediye geldi ve ablam orkideyi hic ozenmeden gelisiguzel bir yere koydu, bilmiyorum hangi araliklarla su verdi yada nasil su verdi ama aradan 2-3 ay gectikten sonra gordugum manzara beni cok sasirtti. Hic ozenilmeden bakilan orkide, yavru vermisti. Kafami nerelere vurayim? Allahim. Acaba "sakinan goze cop duser" deyimi hangi hayal kirikliklarinin arkasindan soylenmis. 

Uzun bir ara vermistim orkideyle  olan askima gecenlerde gecmis olsun dilegiyle beraber gelen asagidaki  "cilli kiz"a kadar. Basladim hemen heyecanlanmaya, ayni sevme telaslarima ama bu sefer daha tedbirliyim cunku  hayal kirikligi  yasamak istemiyorum ve onun icin  deliye donmuyorum etrafinda, sadece ona  ablamin orkidesini anlatiyorum  aklini basina alsin diye. Yine ozeniyorum ama hayatimin merkezine oturtmuyorum askimi. Bakalim sonuc bu sefer ne olacak. Askimiz  ciceklerini mi verecek yoksa "en guzel ask zor olanmis" diye beni surundurecek mi.

Herkese bol asklar diliyorum.

Cuma, Şubat 01, 2013

Macera dolu Amerika

 

Ben 15 sene once 9 yasindaki kizim ve 2 bavulumla hangi akla hizmet Amerika'ya geldim. Hicbir altyapimiz yok, tanidigimiz hic kimse yok ve ingilizce sifir, sistem hakkinda hicbir bilgi yok kalktik geldik koskoca Amerika kitasina. Ulke degistirmek kesmezdi kita degistirdik biz. Yarabbim sen buyuksun.  Elimde 2-3 tane hic tanimadigim insanlarin telefon numaralari vardi ve bizi havaalanindan tanimadigimiz bir insan alacakti  ne kadar misafir edecekti evinde onu bile bilmiyorduk.

Nasil bir cesaretti su an bile anlamis degilim. Havaalanindan eve giderken New York'un filmlerdeki muhtesem goruntusunun icinde olmak duygusu bizi heyecanlandirsa da,  bilinmezler o kadar coktu ki urkuyorduk. Kizim heyecanini anne "midemde kelebek var" diye anlatmisti bana, ben nasil anlatabilirdim ve kime anlatabilirdim icimdeki binlerce kelebegin ucusmalarini.

Ertesi gun hemen basladik hayatin gercek tadini almaya. Elimde bir sozluk, hic unutmam Fono'nun ingilizce setinin bir sozlugu ve kuzucugum yollara dustuk anneye is bakacagiz. Yurudugumuz yerleri karistirmayalim diye neredeyse yollara ekmek kirintisi atacagiz  Hansel ve Gretel'deki  gibi.  Kaldigimiz eve alisveris yapacagiz, kimseye yuk olmak istemiyoruz ya. Alisveris yaptigimiz markette mucize bir sekilde is  basvuru formu aldim ama bir turlu dolduramadim cunku ingilizcem yeterli degildi.


Inanilmaz bir tecrubeydi ilk yillar bizim icin, her yerinden mucadele ve alin teri akan ilk yillarimiz gecip gitti, kuzum universiteyi bitirdi, dogaya cok saygili, insanlari seven, hayvanlara karsi sorumluluk sahibi bir insan oldu sukurler olsun.

Ben okula gidip psikolog olma hayalimden fedakarlik etmek zorunda kaldim calismam gerektigi icin ama bircok seyi tek basima cok zorlansamda basardim.Simdiki en buyuk istegim kitap haline getirmek yasadiklarimizi ve bunu basardigim gun benden mutlu insan olmayacak bu dunyada.

Insan istedikten sonra herseyi basarabilir yeterki kendine ve onu koruyan guce olan inancini yitirmesin, niyetini iyi tutsun, yuregindeki sevgiyi, hosgoruyu ve anlayisi hic yitirmesin. 

Perşembe, Ocak 24, 2013

Mevlana "Duasiz usur yurekler"

"Duasiz usurmus yurekler bil! Sana bir dua eden olsun, seninde bir dua ettigin!.
Bilmezsin hangi kirik gonlun duasidir karanliklarini aydinlatan, sana ummadik kapilar acan.
Bilmezsin kimin icin ettigin duadir seni boyle ayakta tutan."
Hz. Mevlana



Hayatimin  bir yerlerindeki boslugu dolduran bir sozdur yukaridaki, ruhumu cok iyilestirendir. Yolumu aydinlatir Hz.  Mevlana ve Sem's kilavuzumdur benim "bir garip yolcuyken hayat yolunda" kaybolursam isigimdir. Once annem, sonra Mevlana ve Sem's bana Allah sevgisinin en yalin ve en korkusuz halini ogrettiler bana, sevmemi ogrettiler guzel Allah'imi ve dua etmeyi. Bir gun annem bana " Ne zaman kendini kotu hissedersen nerede oldugun onemli degil dua et, Allah seni duyar." demisti, hatirliyorum garipsemis ve sormustum istedigim zaman icimden geldigi sekilde dua etmem uygun mu? tabi ki!demisti annem, onunla baslayan dualarim Mevlana sayesinde tam kalibini, yonunu, derinligini buldu. Onun sayesinde ogrendim Allah'tan korkulmamasi gerektigini, sadece ve sadece Allah askinin yeterli oldugunu.

Simdiki zamana gelirsek duanin dinimizdeki yeri disinda, bir de ruhu iyilestirici etkisi arastiriliyormus. Bilim adamlari hasta insanlarin iyilesme sureclerinde  duanin  cok faydali oldugunu gorup bu konulari daha derinlemesine arastiracaklarmis. Ruhu iyilestirdigi, insanda hosgoruyu artirdigi, olumsuz duygulari azalttigi ve daha bircok  faydasi gozlemlenmis.

Her firsatta dua ediyorum kendim, kizim, aile fertlerim, dostlarim ve butun insanlar icin. Su anda bulundugum yerde eksilerin altinda hava durumu, hersey donmus bir sekilde, ben disarda calisanlar  ve evi barki olmayanlar icin dua ediyorum.
Dualarimla,

Pazartesi, Ocak 14, 2013

Sukurler olsun

Bu sabahta her sabah oldugu gibi sukrettim hayatimdaki hersey icin. 

Kendimin, kizimin ailemin uzaktaki yakindaki herbir ferdinin sagligi icin, aldiklari her nefes icin. Gune acilabilen gozlerimizden tutun da, yere basabilen ayaklarimiza kadar hepsi icin sukrettim.


Kimileri hamdolsun demem gerektigini soylesede hem sukrettim, hem de hamdolsun dedim.


Hayatimizi birbirimizin kasmalariyla sikintili hale getirmeden ozgurce dua ettim, dogru yanlis hesaplamalarini Allah'la benim aramda tutarak. Cok keyif veriyor bu sukretme ritueli, sizlerede ucundan bucagindan tavsiye edilir.

Sevgilerimle,












Salı, Ocak 08, 2013

Beden benim

barış,barış sembolü,barış sembolü resimleri,dostluk fotoları,

Bugun Hurriyet Gazetesi'nde Ayse Arman'in kosesinde cok dikkate alinmasi gereken bir yazi okudum. Yazida bir bayan  basindan gecen korkunc kurtaj deneyimini anlatmis. 37 yasinda evli ve iki cocuklu bir bayan,  gucleri olmadigi icin bakamayacaklarini dusundukleri  ucuncu cocuklarini kurtaja karar verirler kocasiyla.

Bir takim arastirmalardan sonra devlet hastanesinde karar kilarlar ve  o makus gun geldiginde yasadigi sey korkunctur tek kelimeyle. Kurtaj icin gelen bayanlara  narkozsuz yapilmis butun islemler.  Bu nasil bir acimasizlik, nasil bir insanliktir. Kurtaj olma kararini kendileri verdigi icinmi bu iskence. Ustelik yazinin devaminda kurtaji yapan doktorun davranis ve konusmalarinin da insanlik disi oldugunu tuyleriniz diken diken olarak okuyorsunuz.

Kadinlar beden benim dedi diye cezalandiriliyor, kucuk dusuruluyor ve belki omurleri boyunca yasayacaklari  psikolojik cokuntu  icine surukleniyorlar. 

Boyle bir davranisin kabul edilemez oldugunu  inaniyorumki yine kadinlar bildirecektir yetkililere dayanismalariyla. Cesur, akilli, guclu, guzel ve daha bircok  onemli ozelliklere sahip  kadinlar.  

Bir uygarligin seviyesini olcmek isterseniz, derhal kadinin hayat sartlarina bakin. 

Stuart Mill


Pazar, Ocak 06, 2013

DOGAYA SAYGI

Dogaya karsi islenen bir sucun ocu, insan adaletinden daha zorlu olur. (Dostoyevsky)


Cevremize karsi daha duyarli olmaya calisalim  ne dersiniz? Gunluk hayatimizda gosterdigimiz azicik ozen, yasadigimiz cevrede cok  buyuk degisiklikler yaratiyor. Misafir oldugumuz bu dunyada gelecek nesillere gorebilecekleri yesillikleri, soluyacaklari oksijeni, yuzebilecekleri denizleri ve daha bircok guzelligi birakmak icin; hepimiz yasadigimiz dunyaya saygili olup, sorumluluklarimizi yerine getirmeliyiz.

Hepimizin doga anaya bize gosterdigi anlayis icin  tesekkur borcumuz oldugunu dusunuyorum. Ona cok hoyrat davrandigimiz icin bizi affetmesini diliyor ve kendi uyguladigim seylerin listesini asagida saygiyla sunuyorum.

1.Bulasik yikarken ve dislerimi fircalarken  muslugu acik birakmiyorum,

2.Evimizden cikan plastik, kagit ve aluminyum kaplari kesinlikle ayirip geri donusum copune veriyorum,

3.Iki uc parca camasir icin makineyi calistirmayip, calistirdigimda da enerji tasarrufu olan programi kullaniyorum,

4.Yedigimiz butun meyvelerin cekirdeklerini dogaya atiyorum,

5.Artan ekmegim ve yemegimi cope atmiyorum disarida yasayan canlilarla paylasiyorum.

6.Evimizdeki tuvaletin sifonunu her cektigimizde 3,5 litre su gidiyor ve biz tek basimiza gunde bircok kez cekiyoruz o sifonu.  Ben sifonumdan giden suyu azaltmak icin bir mekanizma gelistirdim ve onu kullaniyorum.

Bunlar benimkiler, ya sizinkiler...