Pazar, Haziran 28, 2015

Doğanın gücü

Sevgili canlar, son zamanlarda çektiğim doğa resimlerinin içinde birkaç tanesi var ki; beni benden aldı resmen. Bunları hem sizinle paylaşıp hem de doğaya ne büyük haksızlıklar yapıyoruz, dertleşmek istedim.

Mesela bu resimde ne yapıp edip ben burda büyüyeceğim  diyen bir direnişçinin hikayesi var, evin çatısındaki oluğun içinde büyümüş ve ağaç olma yolunda ilerleyen küçük direnişçi  bize rağmen direniyor. Bu güzelliğin yaşam mücadelesini görünce, insanın kibirinden bir kez daha çok ürktüm. Hiç gözümüzü kırpmadan kestiğimiz ağaçlar, yok ettiğimiz ormanlar ve soyunu tükettiğimiz canlılardan bin kez özür dilerim açgözlülüğümüz için. 



Alttaki üç resmi çekerken tüylerim ürperdi inanın. O kadar muhteşem bir iş çıkarmışki örumcekle doğa ana birlikte, dakikalarca ayrılamadım  bu guzelliklerin yanından. Oya gibi örülmüş ağ ve yağmur damlalarıyla oluşan muhteşem sanat eseri. Allah aşkına hangi insan yapabilir bu muhteşem eseri sorarım size?

Doğanın bütünlüğünü bozmak için büyük bir güçle uğraşıyoruz, büyük küçük her canlının, çiçeğin böceğin bu bütünün bir halkası olduğunu unutarak.


Bedenimizin bile sahibi değilken, doğa ananın bize sunduğu güzelliklerin tek sahibi bizmişiz gibi yok edenlerden ve bütün bunları biraz daha lüks yaşamak için yapan insanlardan, sevmediğim halde bu duyguyu ruhumda barındırmayı, "nefret ediyorum".


Eskiden bulduğumuz boş arsalara binalar dikerdik, şimdi boş arsa kalmadığı için ormanları yok ederek yerine çirkin çirkin betonlar dikiyoruz. Kendi ellerimizle sonumuzu hazırlıyoruz haberimiz yok. Çok zalimiz biz insanlar çok!


Aşağıdaki resimde kökünde bir yığın hayat barındıran bu güzelliği, bir insanın sırf kendi çıkarı için gereksiz yere neden yok ettiğini düşünürken "küt"  diye aklıma sorunun sevgisizlikten kaynaklandığı cevabı geliyor. Sevgisiz büyütülen  insanlarda olan "şiddet" bu, yok etme duygusu. Her canlıya zarar verebilir böyle insanlar, ağaçmış, hayvanmış, kadınmış, çocukmuş hiç önemli değildir onlar için, sevmeyi bilmezler çünkü. Yok etme meyilleri vardır. Çocuklarımıza her şeyden önce sevgiyi öğretmeliyiz, kayıtsız şartsız her canlıyı sevmeyi, yoksa;  "Doğayla savaş halindeyiz, eğer kazanırsak kaybedeceğiz." demiş Hubert Reeves,  kaybedeceğiz gerçekten.












Çarşamba, Haziran 17, 2015

Boşver Be Yaşı Başı


Her şey benim kütüphane görevlisinden kitabı alıp, masada tek başına oturan yaşlıca adama yanınıza oturabilirmiyim diye sormamla başladı. Adamın gözleri açılıp büyük bir keyifle tabi ki dediği anda anladım o kitabı okumanın hayal olduğunu, konuşacaktı o biliyorum o sevinen gözlerin neden parladığını biliyodum ben.



Dakika bir gol bir, Rus olup olmadığımı sordu ve aldığı cevapla pek mutlu olmasada konuşmaya devam etti.  Bu arada ben bir iki kelam etmeye kalktım ama havada boş baloncuklar gibi savruldu cümlelerim, teslim oldum dinliyorum. 



Amcam 75  yaşında ve mühendis olduğunu söyledikten sonra biraz ailesini anlattı. Eşini sormasam hiç o konuya gelmeyecek ama iki kez üst üste sorunca mecburen cevapladı.  Eşi  uzun zaman önce kanser olmuş ve kurtulmus ama ilişkileri uzun zamandır kardeş modundaymış. 


Hayatla ilgili uzman kadar  bilgili  olması muhabbeti çok güzelleştirdi. Örnekleri ve tavsiyeleri ciddiye alınması gereken şeylerdi. Epeyce süren konuşmadan edindiklerim çok güzel olsa da kafamı emme basma tulumba gibi sürekli sallamaktan ve "hı hı" demekten yoruldum. Tam kalkmayı düşünürken amca bana telefon numarasını verip üzerine bir de, Brad Pitt edalarında hangi saatlerde arayabileceğim talimatını verince, gitmem gerekiyor deyip masadan kalktım. 

Öncelikle 75 yaşındaki insanın  kütüphanede hala yeni bir şeyler öğrenme isteğine bayildim. Benden 23 yaş büyük olan birinin, benim hadi canım bu yaştan sonra mümkün değil yaşamak dediklerimi yaşadığı için hafif kıskandım, hafif kendime kızdım ama ben bu muhabbetten almam gerekenleri aldım.

Hayatta yaşadığımız her şeyin bir sebebi olduğuna inanıyorum ve hiçbir şeyin tesadüf olmadığına. Çapkın amca etkileyici konuşmasıyla kendine yatırım yapmak isterken bir şeyin farkında değildi. Bu muhabbet benim uzun zamandır hayatımla ilgili alamadığım kararların alınması için yaşandı, onun günü değildi bugün. Epeydir kafamı kurcalayan soruların cevaplarını ve tam nereden geldiğini bilmediğim keyifsizliğimin adresini buldum onun sayesinde, sağolsun amca bilmeden hayatıma dokundu.

Amcadan aldığım hayat dersleri  

* Hayat asla ve asla ertelenmeyecek. Ne olursa olsun birinci sırada hep kendin olacaksın.
* Kimseye sonsuz güven duymayacaksın, yoksa üzülürsün.
* Aşk yahu aşk, aşk yaşamalı insan diyor. Hangi yaşta olursa olsun sevgi iyi gelir insana deyip beni utandırıyor kendimden.
* Üzüldüğün zamanlar güldüğün zamanlardan fazlaysa hayatını gözden geçirmen lazım deyip beni sersemletiyor.
* Canın ne yapmak isterse onu yap. Kendin için yaşa, başkalarını boşver diyor! 

Yaşlı çapkından aldığım sağlı sollu darbelerden sonra, ertelediğim ne varsa yapmak için kendime söz verip, bu yazıyı yazmaya hazırlanırken internette bir dostumun paylaştığı Can Yücel'in  "Boşver Be Yaşı Başı" şiirini görmek, pastanın üzerine vişneyi yerleştirmek gibi geldi bana.

Kendi hayatımda uygulayacaklarım

* Her yerde aşktan, sevgiden söz ederken cır cır öten ve sevginin en önemli ilaç olduğunu savunan ben, iş uygulamaya gelince kaçacak delik arıyorum. Uygulanacaklar listemin en başında önce bana ve benim gibi isteyen herkese muhteşem aşklar diliyorum tüm kalbimle, sonra da dilemekle kalmamasını...

* Çok severim gezmeyi, yeni yerler görmeyi ve yeni insanlar tanımayı. Uzun zamandır bir türlü karar verip görmek istediğim yerlere gitmeyip hep erteliyordum! Hemen başlayacağım ertelediğim gezilerime.Mesela Türkiye'de Kapadokya'ya gitmemiş olmak ayıp gibi geliyor bana, bu ayıptan biran önce kurtulmalıyım. Seyahatlerimi burdan paylasacagim sizlerle.

* İnsanlara güvenim yok denecek kadar az olduğu için kimsenin beni bu yaştan sonra çok üzebileceğini sanmıyorum. Bir daha kazanabilirmiyim o güveni geri, valla bilmiyorum. 

* Gülmeler epeydir azalmıştı, derhal eski kıvamına gelecek gülmelerim, ağızlar dolusu gülünecek mümkün olan her fırsatta.


Sevgili arkadaşlarım bir örnek vermek gerekirse: Düşünün ki Alaaddin'in  Sihirli Lambası'ndan cin çıktı ve dileğin nedir diye soruyor, ona bekle biraz sonra söyliycem dermiyiz, demeyiz değilmi! Hayatımızda böyle işte, bekletmemeliyiz!  Hangi yaşta olursak olalım istediklerimizi yaşamalıyız. Olumsuz kalıplara sokmayıp, yarına garantimiz olmadığını bilerek, yaşamak için bize verilen tek şansımızı iyi kullanmalıyız.

Sevgimle♡

Bir tavsiye notuhttp://www.dailymotion.com/upload çok rica ediyorum şiiri burdan dinleyin, ya da okuyun, harika bir şiir bayılacaksınız. Yazanıyla ilgili karışıklık oldugu soyleniyor, ben takmadım çünkü hissettirdikleri idi önemli olan.